Saçların hala kırmızı değil mi bilmiyorum ama ben hala seni………
Yarım kalmış cümlelerimin hiç adı konmayacak gizli öznesiydin aslında. Hiç bitmeyecek bir masalın peri prensesi yahut ön sözü yazılıp akabinde rafa kaldırılmış bir aşk romanının meçhul karakteriydin. Sesime ses, fikrime ışık ihsan eden şiirlerimi vücuda getiren bir ilham perisinden başka bir şey değildin. Sen benim tek gerçek…………………
Tırmanmaya asla cesaret edemeyeceğimi düşündüğüm taş duvarlara, gözümü karartarak ve aşağıya hiç bakmadan bir solukta çıkmaya yegâne sebebimdin. Düşersem benim için dökeceğin iki damla gözyaşını ganimet, zirveye ulaşırsam ellerini bir kez avuçlarımın arasına almayı aşka hizmet ahdetmiştim. Bu ahdime sebep sorarsan eğer ben seni ölümsüz bir…………………….
Aşkta mantık yoktur. Düşünmeden …………………seni.
Hep bir hayal dünyasında yaşamışım meğer. Hep olmazları olduracak kadar aşkperestmişim kendi özümde. Hep bir yanı çocuk bir yanı suçlu olmuşum düşünürken seni. Hep hatalar yapmakmış mutlu olmak. Kırılan kalbini avuçlarının arasına alıp dönüp gitmek sanmışım mutluluğu. Gurura teslim etmek değilmiş meğerse asil olan aşkı. Yanılmışım.
Kırmışım kendi kalbimi, sonrada oturup kırıkları seyrederken gözyaşlarımdan tutkal yapıp tutunmaya çalışmışım yaşama. Oysa toplayıp o parçaları sana gelseydim. Verseydim tüm kırıklarımı al ben kırdım sen yapıştır, Sen yapıştır çünkü ben o sırada senin kalbindeki kırıkları tamirle meşgul olacağım deseydim. Keşke o kırıklarla ben meşgul olsaydım.
Asla gerçekleşmeyecek bir düştün. Sevda yokuşunda çıkmaz sokak özlem denizinde umutsuz bir dalga, benim naçiz gönlümde hiç bitmeyecek bir…………………..
Sen benim tek gerçek ……………………………..
Saçların hala kırmızımı değil mi bilmiyorum ama ben hala gül kurusu saçlarını her an avuçlarında hissedebiliyorum. Sen sanıyorum her yolun sonunda karşıma çıkacak olanı ve sana benzetiyorum güzelliğine tarif bulunamayan isimsiz bütün lütufları. Bildiğim her iyi sen olmaya çalışıyor zihnimde. Oysa beynimde yaşattığım sen, gizli bahçemin mahrem düşleri, aklımın sınırlarını zorlayan sen kendine bile benzemeyecek kadar özel ve eşsizsin.
Cezayir menekşeleriyle yarışan bahar kokulu sevilesi güzel, hala kalbinin keder denizlerine komşu limanlarında ılık bir sevgi dalgası çırpınır mı bana doğru bilmem ama ben hala bütün benliğimle sana doğru……………….
Yalnızlığımı örten ve beni acımasız gözlerden gizleyen ayrılık akşamının karasına minnettarlıkla beraber resmini taşımaktayım koynumda. Ayaktasın kırmızı saçların kırmızı kazağın kırmızı tırnaklarınla beraber hala ateşimsin, kor kızıl kıyametimsin.
Sen hala benim tek gerçek………
Şimdi menzili olmayan hedeflere ram olmuş bitiş çizgisi belirsiz bir yarışta isterik adımlarla koşmaktayım asla ulaşamayacağım kırmızı saçlarına. Bir kez bile nasip olmayacağını bildiğim halde hala arzulamaktayım, bahar çiçeklerini kibrinden alı koyarak seni selamlamaya mecbur bırakan kokunu. Sokağından geçebilecek kadar ulaşılabilir karşında heyecandan ölebilecek kadarsa ayrılığa muktedir bulmaktayım seni.
Şimdi sürgünüm sen sürüldüğüm yer kirpiklerini tel tel saya bilecek kadar yakının oldu. Bu yakınlık mesafelerim arasında en tarifsiz uzağım iken, sen ulaşılması imkânsızlar arasında özlenmekten vazgeçilmeyecek yegane ………………. Oldun.
Deme bu adamın aklından zoru ne diye. Biliyorsun işte kırmızı saçlarına yandığımdan dökülüyor bu sitemler bu sözler dudaklarımdan. Ben aşka aşık değilim. Olmasaydı da olurdu ömrümde bir reyhan, bir dilber bir ceylan ürkekliğinde kara sevda ama bir kere çıkmışsın karşıma. Dedim ya
Saçların hala kırmızımı değimli bilmiyorum ama ben seni hala........................
NOT: nazlı sen bir efsanesin isimli şiiri yazan bülent gürel isimli arkadaşa saygı ve sevgilerimi sunuyorum ancak onunla hiç bir alakam yoktur
Bülent Güler