Bir pazar sabahı daha dolaşıyorum sahilde, martıları izliyorum, rüzgarla nasıl dans ettiklerini izliyorum.
Kısacası özgürlüğü, özgür olmanın özlemini yaşıyorum içimde.
Geçerken insanlar yanımdan hissediyorum ,
Kimisi askerdeki oğlunu, kimisi bu sabah aramayan sevgilisini, kimisi amcasını, kimisi halasını...
Ne güzel değilmi birilerini düşünmek,
Birilerinin de seni düşündüğünü bilmek.
Geçip gidiyorlar...
Gözüme küçük bir çocuk takıldı birden,
Saçları kıvırcık, güneşi bilmesem, sarıyı onda öğrenirdim,
Gözleri, denizin mavisini almış sanki,
Anlamsızca denize bakıyor, yanına yaklaştım, eğildim;
-Neye bakıyorsun evlat.
Eliyle denizi, denize düşürdüğü kağıttan gemisini gösterdi.
Ne kadar ilginç değilmi çocuk olmak ,
Neler için üzülürdük ozamanlar, tıpkı bu küçük çocuk gibi..
Gülümsedim, gözleri parlıyordu ona yardım etmemi istiyordu sanki,
Sonra nefesimi çektim;
-Sana o denize düşürdüğün gemiyi geri getiremem uzanamam o kadar uzağa, ama istiyorsan yenisini yaparım sana.
Gözleri doldu, yanakları kızardı.
Ne demiştim ki yardım etmek istedim sadece,
Elimden tuttu;
-Ben onu istiyorum.Onu bana babam yaptı dedi..
Ayağa kalktım hiç birşey demeden uzaklaştım, içim sıkıldı birden..
Çünki, küçük bir çocuk hatırlattı o anda bana babamı,
Uzaklarda olan adamı
Özledim...
Özledim seni baba...
Ben bugün babamı düşünüyorum...
Keşke bir çocuk olsam, dönsem zamandan geriye,
Kağıt bir gemi yapsan bana, düşürsem bende denize...
Beyaz
Beyazit Mansur Yıldırım