sevgilim!
ümitsiz olma, yaşamış tüm tanrılar bizimledir
güvercinlerim uçmakta sürgün kentlere esintilerle
bela yüklü başımın kovuğu hâlâ dizlerindir
çalan nihavend şarkı mührüdür mazimzin
köhne şatolarda, eski evlerde, merdivenlerde
şimdi senin yüzün sihridir büyücülerin
ölü limanlara geciken tüm gemilerin, şiirlerin...
onların kederi cebren çivilenmiştir alnımıza
mütemadiyen secde ettiğimiz hangi tanrıdır
aşk bir sanrıdır bencileyin sevgilim
antidepresansız kandığımız, ona susadığımız
sevgilim!
bir kalp hırsızıdır yalınayak koşuşturan mahallede
bu camdan ayakkabılar senin mi sevgilim
pörsümüş elbiselerle düz lise önlerinde
ya da bankında kocaman bir parkın
beklentilerimizi çarmıha gerdiler hiç acımadan
sokakları beyaza boyadılar demin serseriler
akşamüstleri buluşmamız olanaksız artık
gece yolumuzu şaşırırız sevgilim
bir barda, bir arada, bir bardak, bir bira
sonra ellerini tutarım zemheri karanlıkta
birbirine karışır; ayın şavkı ve öpüşlerimiz
sevgilim!
laciverdi bir gecede kaybedersek birbirimizi
haşhaş tarlalarında ölümdür bugün hepimizin adı
oyunbozanlık etme, bilmezden gelelim her şeyi
şimdi göz-yüzünden yağmurlar yağar
üşürüz, alevlerden kaçar gibi ikimiz
istasyon caddesinde, otel lobilerinde, kış aylarında
yarım kalmışlara içeriz, yarına kalmışlara
gazetelerin yazmadığı, romancıların bilmediği
hikâyeleri okuruz, onlara inanırız seninle
sonra tüm kent sakinleri evlere doluşur
sokak aralarında, polisten gizli, pankartsız sevişiriz
sonof-thesun a.k.a word-factory
20/03/2024 02.10
Yılmaz Uruç
Bu şiir 130 defa okunmuştur.